11 Ağu 2010

yine bir başlık

*gençler;altta iki kişi benim güzel dizimin güzel repliğinden bir parçasını beğenmemiş,bi de yorum yapın niye diye,gereğinden fazla sürrealist cümle.benim cümlem değil o lan!o yüzden beğenmedim denmez.günahmış ramazan önü.
neyse sonra izlediğim türk dizilerini çıkardım birkaç gündür kafamda.a şu da vardı a bu da vardı.kimisinin tekrarını yakalayıp tutulduğum,çünkü çok küçükken yayınlanmış,kimisine üç bölümde tutulduğum ama direk kaldırılan bi daha unutamadığım.dipte köşede kalmıştır çoğunlukta,ben kuruturum adını andığım bişeyi.

birincisi "nasıl evde kaldım" diye bi dizi.nejat işler,tamer karadağlı,lale mansur vs. diye giden kaliteli bi yapımdı,bridget jones tarzı derlermiş bilemedim.severek izledim.

ikincisi üç bölümlük "adı aşk olsun" fikret kuşkan'la mine tugay'ın oynadığı,işte tam da bu dediğin;

"Hiç Kimse

Sevgili hiç kimse sana bu mektubu heryerden ve bütün zamanlardan yazıyorum , dünyamıza girdiğinden beri biz , yani kuşlar böcekler ağaçlar ve henüz konuşmayı beceremeyen nesneler hepimiz çok mutluyuz.
Bütün dillerde yorgun bütün dinlerde allahsız gerisi bütün cümlelerde öznesiz , geçmiş zamanlarda sensizim şimdi gecenin dibindeyim
biraz hüzün biraz kalabalık alkole boğulmuş arkadaşlıklar ve sen geliyorsun aklıma , sen
öyle senlerden değil hiç tanışmadan tanımanın bütün hallerini sevecenliğe dönüştüren sen.
Bir martı olsam gönlünde uçsam su sesine susasam
gelip kuytunda uyusam , bir şarkı olsam şarkta yasak olsam kulağında kalsam , ölsem önemsemesen sevsem bilmiyorum deyip çekip gitsem , her şeyi herşeyden başka seni çok sevsem ... kimseye söylemesem...")

.bunun gibi mektup ve cümlelerle gönlümüze taht kurmuş dizidir.genellemeyi hiçbir zaman sevmedim ama işte.izlenen dizilerin durumuyla alakalı olarak bitti.
sonra kenar mahalle huzuruyla ve hüznüyle karışık;yeditepe istanbul,şaşıfelek çıkmazı ve sultan makamıgiriyor devreye.hep izle diye yapılmış,her yaz sezonu mutlaka birinin tekrarı çıksa diye beklediğin şeyler bunlar.
.bir de gözyaşı çetesi vardı.sır dolu insanlar vardı.farklı ilişkiler kurduran,aşk tesadüfleri sever misali şeyler vardı bunda da.hiç bi sınıflandırma yapamam sevdiğim şeylere onu anladım,türk,yabancı,depresif,heyecanlı,mutlu,umutlu,umutsuz.karmançorman.izlediklerim dışında müzik de öyle,kitaplar,insanlar.
sadece hayatımdaki en önemli kelimenin huzur olduğuna karar verdim."sağlıktan paradan da önce,kendi kendine olan huzurunu sağlamış insanlardır mutluluğu yakalayanlar"diye düşündüm.sonra muhakkak benden önce birileri düşünmüştür bunu yine;yakın zamanda öğrenirim diye de düşündüm..
sonra çok basit sıradan bi ütopya düşündüm..tüm insanlarını tek tek yarattım kafamda.sıradan,küçük ayrıntıları seven insanlar..hepsine garip takıntılar yakıştırdım.ilkbaş arındırdım hepsini ama,mutluluğu anlatarak ve dinleyerek bulmalarını sağladım ilk baş...doyumsuzluklarını aldım.öyle yaptım işte.sevdim sonra içlerinden birini..sabaha kadar muhabbet ettim onunla.anlattı,anlattım,sonra yine gittim.hep gittim.pişman da olsam,ütopyamı bile kendim bozdum.
suçluyu kendim yapmayı.böylece çekilmenin kolaylığını yaşamayı sevdim.belki..

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder