23 Ağu 2010

uzunca bir süreliğine yok oluyorum sanırım,belki ev arkadaşımla güzel evimize köpek ya da kedi almak yerine internet bağlatırsak yine sürekliliğim olabilir ama o cağnım köpeği kediyi bırakıp da bu lanet teknolojik hayatı seçeceğimi hiç sanmıyorum.belki para "bol"gelirse ikisi birden!(ah ah nerde bizde o şans!)
not:hayvan almaktan bahsetmişken mis gibi hayvan barınakları dururken yüz milyonlar döküp hayvan alan gösteriş meraklıları;sizden yalnızca tiksiniyorum:)
hoşçakalın.

11 Ağu 2010

yine bir başlık

*gençler;altta iki kişi benim güzel dizimin güzel repliğinden bir parçasını beğenmemiş,bi de yorum yapın niye diye,gereğinden fazla sürrealist cümle.benim cümlem değil o lan!o yüzden beğenmedim denmez.günahmış ramazan önü.
neyse sonra izlediğim türk dizilerini çıkardım birkaç gündür kafamda.a şu da vardı a bu da vardı.kimisinin tekrarını yakalayıp tutulduğum,çünkü çok küçükken yayınlanmış,kimisine üç bölümde tutulduğum ama direk kaldırılan bi daha unutamadığım.dipte köşede kalmıştır çoğunlukta,ben kuruturum adını andığım bişeyi.

birincisi "nasıl evde kaldım" diye bi dizi.nejat işler,tamer karadağlı,lale mansur vs. diye giden kaliteli bi yapımdı,bridget jones tarzı derlermiş bilemedim.severek izledim.

ikincisi üç bölümlük "adı aşk olsun" fikret kuşkan'la mine tugay'ın oynadığı,işte tam da bu dediğin;

"Hiç Kimse

Sevgili hiç kimse sana bu mektubu heryerden ve bütün zamanlardan yazıyorum , dünyamıza girdiğinden beri biz , yani kuşlar böcekler ağaçlar ve henüz konuşmayı beceremeyen nesneler hepimiz çok mutluyuz.
Bütün dillerde yorgun bütün dinlerde allahsız gerisi bütün cümlelerde öznesiz , geçmiş zamanlarda sensizim şimdi gecenin dibindeyim
biraz hüzün biraz kalabalık alkole boğulmuş arkadaşlıklar ve sen geliyorsun aklıma , sen
öyle senlerden değil hiç tanışmadan tanımanın bütün hallerini sevecenliğe dönüştüren sen.
Bir martı olsam gönlünde uçsam su sesine susasam
gelip kuytunda uyusam , bir şarkı olsam şarkta yasak olsam kulağında kalsam , ölsem önemsemesen sevsem bilmiyorum deyip çekip gitsem , her şeyi herşeyden başka seni çok sevsem ... kimseye söylemesem...")

.bunun gibi mektup ve cümlelerle gönlümüze taht kurmuş dizidir.genellemeyi hiçbir zaman sevmedim ama işte.izlenen dizilerin durumuyla alakalı olarak bitti.
sonra kenar mahalle huzuruyla ve hüznüyle karışık;yeditepe istanbul,şaşıfelek çıkmazı ve sultan makamıgiriyor devreye.hep izle diye yapılmış,her yaz sezonu mutlaka birinin tekrarı çıksa diye beklediğin şeyler bunlar.
.bir de gözyaşı çetesi vardı.sır dolu insanlar vardı.farklı ilişkiler kurduran,aşk tesadüfleri sever misali şeyler vardı bunda da.hiç bi sınıflandırma yapamam sevdiğim şeylere onu anladım,türk,yabancı,depresif,heyecanlı,mutlu,umutlu,umutsuz.karmançorman.izlediklerim dışında müzik de öyle,kitaplar,insanlar.
sadece hayatımdaki en önemli kelimenin huzur olduğuna karar verdim."sağlıktan paradan da önce,kendi kendine olan huzurunu sağlamış insanlardır mutluluğu yakalayanlar"diye düşündüm.sonra muhakkak benden önce birileri düşünmüştür bunu yine;yakın zamanda öğrenirim diye de düşündüm..
sonra çok basit sıradan bi ütopya düşündüm..tüm insanlarını tek tek yarattım kafamda.sıradan,küçük ayrıntıları seven insanlar..hepsine garip takıntılar yakıştırdım.ilkbaş arındırdım hepsini ama,mutluluğu anlatarak ve dinleyerek bulmalarını sağladım ilk baş...doyumsuzluklarını aldım.öyle yaptım işte.sevdim sonra içlerinden birini..sabaha kadar muhabbet ettim onunla.anlattı,anlattım,sonra yine gittim.hep gittim.pişman da olsam,ütopyamı bile kendim bozdum.
suçluyu kendim yapmayı.böylece çekilmenin kolaylığını yaşamayı sevdim.belki..

2 Ağu 2010

murathan mungan

bir yıl daha bitiyor
İşte bu kadar duru, bu kadar yalın
bu kadar el değişmiş
sıradan bir gerçeği daha
kolları bağlı hayatımızın
bir şiire nasıl dahil edilir bir yılın son günleri
her sonda, her başlangıçta ve her defasında
alır gibi bir başkasını karşımıza

herneyse.

1 Ağu 2010

02.15

alt kattakiler kavga ediyorlar.ben yatakta bu sıcakların verdiği buhranla dönüp duruyorum.hep kavga ediyorlar.en çok kadın bağırıyor.bazen korkuyorum.duvarı yumruklayıp 'yeter!'diye bağırıyorum.o zaman birkaç saat susuyorlar.o zaman yüksek ihtimalle uykuya dalıyorum.uyuyamadığım zamanlar ise birsüre sonra tekrar hızlı hızlı konuşmalar başlıyor.hava aydınlanıyor.sonra bütün gün uyuyorlar.
herneyse tekrar bu geceye dönelim.arada gece lambasının verdiği ışık cılızlaşıyor,arada yükseliyor.birileri elektriği zorlayacak birşeyleri prize takıyor olmalı.buralarda elektrik birdir.paylaşarak ödersin.ah işte yine oldu.ışık birden parlaklaştı.
oturduğum herhangi biyerde,yatak,kanepe bazen titriyormuş hissi verince,sanki kenarında,köşesinde bi böcek bu titreşimi sağlıyor diye kafamda görüntüler oluştururum.halbuki yol kenarındadır "bizim" ev dışarıdan geçen büyük araçlar titretir "bizim" evi.
uyuyamadığım geceler,yanımda uyuyan birinin periyodik nefes alışını sayarım.ya da duvarlar pütürlüyse yani küçük noktalı noktalıysa köşeden itibaren saymaya başlarım.sonra uyuyakalırsın zaten.?!(belki 1-2 saat sonra)(1566.. 1756?..)
yazı yazmak için defterimi aradım bulamadım."dağıtırım ulen" edasında(o eda olamaz ama herneyse)"benim kalın kapaklı defterimi gördünüz mü!"diye yıktım ortalığı.bulduğumda bütün ilhamım gitti lan!zaten çıkacak olan iki üç kelime.neyse
kahvemolası diye bir site keşfettim.okuyorum,okuyorum...bazen benim için sürrealist yazılar çıkıyor karşıma.bazen tırt yazılar.ama yazıyor adamlar.bıkmadan usanmadan.sayfalarca..herneyse.
rüyalarınızı hatırlar mısınız?ben artık unutmak istiyorum.çünkü bütün günüm o gece gördüğüm rüyadan kesitlerin beynime çakmasıyla dolu oluyor.bir de yazıyor:rüyalarımızın yalnızca 1/4ünü mü ne hatırlıyormuşuz.o zaman ben hatırlamadığım kısımlarıyla beraber gece boyu 4 uzun metraj film çıkarırım yemin ediyorum.ya da hatırladığım kadarından da bildiğin "endülüs köpeği" kıvamında bişeyler çıkar.haşa beyim o kadar sürrealist olamam ben.benimki de kendi çapında naif,içinde hafif duygusallık(öyle görüyorum abi n'apayım?).
keşke hergün gördüğüm rüyaları not etseymişim.şimdi düşündüm de son iki günün rüyalarını full hd hatırlıyorum.diğerlerinden.parça parça sahneler.herneyse bunu da geçiyorum.
Şevval Sam arabesk albümü çıkarmış.zaten o kelimeyi söylerken adamı itiyor.sevemiyorum arkadaş şu arabesk müziği.içimde biyere rahatsızlık veriyor.Şevval Sam da söylese veriyor.belki bi kaç şarkı hariçtir.
ama bana bir,"kimseye etmem şikayet"açsınlar müzeyyen senar'dan
ağlarım ben halime.

o kadar.