30 Tem 2010

*kadınların içindeki şeytan,erkeklerde olandan daha büyüktür.bu böyledir.erkeğin yaptığı her sinsi davranışın önünde,arkasında,içinde biyerlerde mutlaka bir kadın şeytaniliği mevcuttur.fakat kadın başlı başına yapar.erkek sadece şeytaniliğini,karşıdan bakarken,düşünerek mevcut hale getirir.(ne diyorum ben?)
*çok ilaç alıyorum günlerdir.midem allak bullak,titrek ellerle yazı yazıp sigara içiyorum.
*pencereler sürekli çarpıyor.korkutuyor.karanlık olsa da olmasa da korkutuyor.tam o sırada zil çalıyor.ya da herhangi bi değişiklik oluyor.sanki herşey benim için yapılmış gibi.egoist düşüncelere kapılıp.gizli özgüvenimle tırsmaya devam ediyorum
*çok hastayım.aylardır,yaşadığım ruhani bozukluklarım.sonunda fizyolojik olarak da patlak veriyor.bünyem güçsüz.titriyorum.59,58,57,56...derken 51i de gördüm.küçüldüm,büzüştüm.midem hiçbir yediğimi kabul etmiyor.kusuyorum,kusuyorum.
*bütün bi senem zarar ziyanla geçti.buna artık tam olarak emin oldum.iki üç sahte kahkaha,anlık mutlu olma esprileri.
*hepinizden nefret ediyorum aslında.cümlesi tam anlamıyla özgüven eksikliği yaşayanların kaçış cümlesidir ha?siktiringidin.
*bugün rüyamda annemi gördüm.ikimizin asla yaşayamayacağı hayatımızı.sabah kalktığımda yanımda olduğu halde özlemimi gideremedim.fark ettiğim;
ben sadece anneme tapıyorum.benim hayatımdaki en temiz cümleler onun..ama bizler hep,kirli cümleleri,kirli insan tahlillerini.hayatın hep beklemediğini verdiği o muhteşem sözleri önümüze alıp gidelim.devam edelim.
*yalanlar.bilmişlikler,küçük bakışmalı cümleler,mesafeler,alkol,yazılar,oyunlar,sinek vızıltısı,kötü kokular,yaralar,yarasalar,gece,sarı gözler,ay.beyaz,saf,papatya,tepetaklak.ilaçlar ilaçlar.
*bir lafı götünüze takmadan yaşamaya devam edin.
*ben çekiliyorum.

20 Tem 2010

Yeditepe İstanbul'dan çıktım.


dizinin 47 bölüm yerine 470 bölüm sürebilmesinin olanağı vardı da.tek hata;zuhal olcay'ın orada mis gibi,yıllarca konuşsa aç susuz dinlenicek uğur polat dururken,yeni yetme emre kınay'ı tercih etmesi olmuştur sanırım.
duru-ömer ikilisi de hayatımın ikilisidir herhalde.imkansızlıklar,şartlar falan durumlarından olsa gerek.hep mi olmayacak şey cezbeder insanı.hep mi yasaklar çağırır.(aha biri aşk-ı memnu dedi)çünkü bunda öyle yasak yok.ama uç işte.
bi de jenerik bambaşka zaten.
biraz izleyip,şöyle bi bakıcaksın uzaktan herşeye.
anlatamıyorum ya,gerçekten.kendimi anlatamıyorum.daralıyorurm.darlanıyorum.sabahı ediyorum kaç gecedir uyumadan,sonra pis pis öğleleri 2ye kadar uyuyorum.
hesap sordurtmam kendime ya.bi rahat bırakılmıyorum ki.yaptığım davranışta mantık sorulmasın bana.hayatıma verdiğim yönleri saçma salak değiştirebiliyorum.benim seçimim.çünkü ben'im o ya.ben'im.yapışıldı mı iticilik hat safhaya çıkıyor ki bu bende senelerdir mevcut.
çekip gitmeleri seviyorum.birey olmayı beceriyorum da.çekip giderken,içimde eriyip giden birşey bırakılmasaydı.keşke bu haftasonu yaşanmasaydı.
blog seni çok seviyorum.

15 Tem 2010

ezginin günlüğü'nden eksik bir şey'i paylaş daha da üzerine konuşma.o kadar.işte aslında yaratıcı olamamamızın sebebi böyle bir şey,gündelik yaşam haricinde bir şeyler paylaşmak istediğimizde zaten kurulması gereken cümleler her türlüsüyle kurulduğundan,of pof sıkıldım bunaldım hede hödö oluyor okunduğunda.
büyük ilhamlar bile bir benzerini yazdırıyor,şizofrenik yazılar.hikayeler.
anlamını kavramama yardımcı olabilecek şeyler lazım.
şeyşeyşeş of çok sıkıcı.
çok sıcak.
beklemek de çok sıkıcı.
sabah olmaz artık.
"hani derler ya bir kalemde" işte en taptığım cümle,en taptığım.anlatamadığım şeylere,haykıramadığıma,başlayamadıklarıma,bitiremediklerime..
sonu başı olmayan herşeyi karşılar.
mösyö;parmak cenneti gösterirken yalnızca aptallar parmağa bakar.
işte bu da öyle.

11 Tem 2010

sezen aksu - rumeli havası


çok alaturka yazılar yazmak geliyor içimden,deniz kenarında mavi bir rakı balık masasında,yine üzerimde beyaz elbisemle.bir elimde sigaramla.arkadan sezen aksu'dan rumeli havası çalarken,efkarlı bir yaz gecesinde.kısacası huzurlu.huzurlu ve efkarlı.
bir sürü olmamış yaşanmamışlıkların hikayesi yazılırdı.alabildiğine hayal kurdurabilen yerlerde.
sabretmem gereken birkaç ayım kaldı.herşeyden kurtuluyorum sonra.ben! kurtuluyorum.kendi başıma.özge olarak.

9 Tem 2010

bit

okumuyorsunuz gençler okumuyorsunuz.yazılar uzun diye kaçıp gidiyorsunuz.gazetelerin ilk sayfasındaki özetleri okuyup,diğer sayfaları hızla çeviriyorsunuz.başka bloglara bakmak demek;şöyle bir göz gezdirmekten mi ibaret.şöye geceleri sabaha kadar seni başka başka yerlere sürükleyen yazıları okumak demektir o dediğim,zaten ne için yaşadığını bilmeyen hastalıklı zihniyetleriz,niye kaybolmak seçiliyor onu anlamıyorum,çünkü yüksek özgüvenli yazılar ve popülarite herşey olmuş değil mi?herneyse.
*artık sarhoş olmak istemiyorum,kendimi başıboş sallanan bişeymiş gibi hissetmek,bit gibi hissetmek istemiyorum.
*yani doktora gitmemek iki üç kıçıkırık hap içmemek depresyonda olmadığının kanıtı mıdır,gerçi internette zaten bi insanda görülebilecek normal seviyedeki dengesizliklerle tanımlıyorlar ya depresyonda olup olmadığını bir de özel muayenehanelerde depresyonda oluyorsun.peki ya bizim gibi bit kıvamında yaşayan insanlar ne olmalı sorarım size?
*uzaklaşmak istiyorum artık,birkez daha aynı konuda fikrim sorulmasın istiyorum(sorulsun istemiyorum da olabilirmiş),bir de artık bu aşırı yapıcı konuşmalarımdan vazgeçmek istiyorum,bit olmayı kendim seçiyorum,evet.
*sigara istiyorum.bir tane,sadece bir tane.gitmek istiyorum.
*karamsar olmak istemiyorum,valla istemiyorum,ama her sarhoşluğun,her ayıklığın sonu karamsarlıkla sonlanır oldu,belki dış belki iç etkenler,ama karamsarlık bu işte.isteyince atamıyorsun.
*şişmiş gözlerle,sırf düzene girsin diye makul bi saatte girdiğin yatakta saatlerce dönüp dururken,hatta bazen umut dolu hayaller kurduğun haline ağlarken,sik kafa bişey oluyorsun.
*yunan mitolojisi sapkınlıkları okudum geçen gün,kitap adı değil,adamlar sapkınmış,midem bulandı valla.babaya aşık olup onun koynuna girmeler falan,öyle güldüm.(aslında bu konu için ayrı başlık açıcaktım sonra dedim sanane özge.elin gavuru işte,boşver.)
*belki son bir itiraf olarak da Gizem'i özlediğimi yazabilirim.geç olan birsürü şey var.siz siz olun geç kalmayın.hoşçakalın.

4 Tem 2010

kaçmış kaçış (yok hayır kelime oyunlarını sevmiyorum aslında!)


...bir korkuluktum ben..o da bir karga..konuşan bir korkuluktum,o da soran ve dinleyen.
sonra kaçışan kargalardan biri olurdu o.görevim kaçırmakmış gibi..
hep tıkanırdı bu tür benzetmeler,hikayenin sonuna yaklaştığımdan mıdır,bilinmez...

...Ve kahve ve sigarayı severdik."Biz"den kasıt iki kişilik değil..asla biz olmayı beceremedim.o da doğru değildi çünkü..
işte "son"a yaklaşmaktan kasıt buradaydı.yazılar yazılmıyor,düşünmek suçtu içten içe "o"nu.artık sona yaklaşmıştı hikayeler.sana mı yaklaşmıştı?ah!hayır! sona işte!
Ve güzel günlerin beklediğine inanmak istiyordum.mutlu olacağıma inanmak da..yanlışlıklar vardı evet.ama bu hale gelmeme sebep ben'dim!çekileceğim.bekleyeceğim.
yerimi biliyorum,yanlış yerde olduğumu da.
Ve yalnızlığımla bu kadar uğraşmayan insanların arasında olmak istiyorum artık.
biterken de;
artık bugün kesin olarak ileriye baktığımı gördüm.