19 Mar 2010

yaşadıklarımdan öğrendiğim şeyler bunlar

çok Frida havam vardı bi zamanlar.o çirkin hatunun filmi yapıldı ya gururlanırdım,saçma.
günlerdir "yaşadıklarımdan öğrendiğim birşey var" deyip duruyorum ben de anlamıyorum.galiba ruh halim saatlerce gökyüzüne bakabilecek kadar donuk,acı.
annemi özlüyorum,özleyince daha çok sesini duymamak geliyor içimden,ne kadar uzaklaşırsam o kadar az hüzünlenirim diye galiba,dengesiz.
çılgınca şeyler yapıp çılgınca şeyler yaptım diye anlatıyorum,sonra çok durgun oluyorum asıl ruh halim oymuş gibi geliyor,anlatma lan ne bokuma anlatıyosun diyorum,ya da onları yapma ne o öyle bi aşırı olgun tavırlar bi yeni yetme bebe misali,ya da yaşa gitsin illa sorgulican mı?dengesiz2.
kendimi kaybedercesine kitap okuyamadığım için hüngür hüngür ağladığımı bilir oldum vayanasını..
bi de kendimi eleştirince daha iyi siniyor içime,başkalarına alerjilenmiyorum,bi filme bi kitaba bi bloğa,yapılan şey emek kardeş yarısında terket her neden öyle sinirlniyorsan ama kırıcı olma,sinirli.
bi de herkesi eleştirenlere sinir oluyorum tek eleştirim onlaradır.
soyut olan da somut olan da acıdır kardeşim,somut olan içine çok soyut bir acı bırakıyorsa o daha da fenadır.
saygı ortamında tartışılabilen her konuya bayılıyorum,sabaha kadar yapılan muhabbete...bu hafta en çok ondan mutlu oldum"tanrı var mıdır yok mudur?"iyidir iyi

17 Mar 2010

uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.


halbuki korkulacak hiç bir sey yoktu ortalikta
hersey naylondandi o kadar
ve ölünce bes on bin birden ölüyorduk günese karsi.
ama geyikli geceyi bulmadan önce
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk

geyikli geceyi hep bilmelisiniz
yesil ve yabani uzak ormanlarda
günesin asfalt sonlarinda batmasiyla agirdan
hepimizi vakitten kurtaracak

bir yandan topragi sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dislilerden
ve büyük sehirlerden
gizleyerek yahut dögüserek
geyikli geceyi kurtardik

evet kimsesizdik ama umudumuz vardi
üç ev görsek bir sehir saniyorduk
üç güvercin görsek meksika geliyordu aklimiza
caddelerde gezmekten hoslaniyorduk aksamlari
kadinlarin kocalarini aramasini seviyorduk
sonra sarap içiyorduk kirmizi yahut beyaz
bilir bilmez geyikli gece yüzünden

"geyikli gecenin arkasi agaç
ayaginin suya degdigi yerde bir gökyüzü
çatal boynuzlarinda soguk ayisigi"
ister istemez asklari hatirlatir
eskiden güzel kadinlar ve asklar olmus
simdi de var biliyorum
bir seviniyorum düsündükçe bilseniz
daglarda geyikli gecelerin en güzeli

hiçbir sey umurumda degil diyorum
asktan ve umuttan baska
bir anda üç kadeh ve üç yeni sarki
bellegimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor

biliyorum gemiler götüremez
neonlar ve teoriler isitamaz yanini yöresini
örnegin manastir'da oturur içerdik iki kisi
ya da yatakta sevisirdik bir kadin bir erkek
öpüslerimiz gitgide isinirdi
koltukaltlarimiz gitgide tatli gelirdi
geyikli gecenin karanliginda

aldatildigimiz önemli degildi yoksa
herkesin unuttugunu biz hatirlamasak
gümüs semaverleri ve eski seyleri
salt yadsimak için sevmiyorduk
kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz basta ve sonda ayri ayriysa
basta ve sonda ayri ayri oldugumuzdandi

ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlariniz terlerdi heyecandan
bir bakiyorduk aksam oluyordu kaldirimlarda
kesme avizelerde ve çiplak kadin omuzlarinda
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizligimiz böylesine kolaydi iste
hüznümüzü büyük seylerden sanirsaniz yanilirsiniz
örnegin üç bardak sarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam biçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk

"geyigin gözleri piril piril gecede
imdat atesleri gibi ürkek telasli
sultan hançerleri gibi ayisiginda
bir yaninda üstüste üstüste kayalar
öbür yaninda ben"
ama siz zavallisiniz ben de zavalliyim
eskimis seylerle avunamiyoruz
domino taslari ve soguk ikindiler
çiçekli elbiseleriyle yabanci kalabalik
gölgemiz tortop ayakucumuzda
sevinsek de sonunu biliyoruz
borçlari kefilleri ve bonolari unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
daha ilk oturumda suçsuz çikiyorum
oturup esmer bir kadini kendim için yikiyorum
iyice kurulamiyorum saçlarini
bir bardak sarabi kendim için içiyorum
"halbuki geyikli gece ormanda
keskin mavi ve hisirtili
geyikli geceye geçiyorum"

uzanip kendi yanaklarimdan öpüyorum.

bu şiir olmalı ya valla.

6 Mar 2010

hani derler ya bir kalemde

çok kodaman dolmaya başladı bu şehir de artık!tiyatroya gidip elit insan olunmuyor arkadaşım,içimizdeki hayvani ruhu ister istemez çıkartıp küfrettiriyorlar doğrusu.
tık insan tamlamasına taktım şu sıra kafayı,çok tık insanlarız bizler,tek noktalık.
bir de "entel kayıtsızlık" bayılıyorum bayılıyorum.normalliğe anormal bakan bu tık entel kayıtsızlar özellikle.pop dinleyenleri aşırı özgüvenli diye sınıflandıran bu istatistiki bilgilere tüküreyim ben!
bi de Günaydın İstanbul Kardeş vardı.nasıl güzeldi.nasıl salyam sümüğüme karışmıştı izlerken,gece saat 3 sularıydı.çok içli insanım doğrusu.her naneye ağlarım.sevimli sevimli böyle küçük küçük ayrıntılarda boğulmuş iki insanın aşkından güzel ne olabilir ki.kaybolup gitsek ya hani şu "toplumcu gerçekçilik"te.biz de "tek kişilik yalancılığa"mı karışıyoruz,farklı tür kodamanların arasında.o saflık temizlik konusuna girmiyorum,kayboldu gitti zırvalıkları denecek kadar kalmadı o kelimeler..tedavülden kalktı.bilinçli bilinçsizlikler içerisinde yaşıyor gidiyoruz çok çekip alınası eller olduk,biri gelip kurtarsa bir kalemde silip atarım herşeyi.özlediğim birşeyler var.birçokşeyler.
son olarak Azizlikler'e gidin arkadaşım,şöyle bir silkinip kendinize gelin.böylesini izlememiştim,iyi oldu şu zamanda..