26 Ara 2009

incelikli davranın,benim kadar değilse de.



yüzler.karışık yüzler.suçlu.masum.saf.kırgın.pişman.yırtık.güzel değil renklilik güzel değil.kaybedilen benlikler,bocalamaya girer.masumiyet yitiriliyor yönetmen.hiç yitirilmez diyorsun ya yitirilir işte.vurdukça vuruyorsun dibe,vurdukça vuruyorsun.bir çocuk gülüşü,masum bir sokak köpeği bakışı,içiniz cızlıyor mu?çok merak ediyorum,ne kadar soyutsun okuyan,için kendin hariç birşeylere ciddi anlamda ne zaman cız etti,düşünüyor musun,"toplumcu gerçekçiliğe" karıştığını.fotoğraf;düşüncesiz boştur,
"e peki bunlar da kim için birşey ifade eder ki?" haklısın.arkadan güzel birşeyler çalmalı beni okuman için,yoksa küfrü basar çeker gidersin.hoşçakal.

25 Ara 2009

başlık aranıyor3!

on gün,beş gün,iki gün dahi geçmesi önemli değilmiş,artık merak etmiyorum.daha çok boka saran durumların düzelmeyeceğini bile bile nedir?film umutlarını mı alalım?
ben bir ucubeyim!yine alınmış insidonun etkisinde yazılan yazı,gözünden akanları durduramadığın ruh hali ve arkadan çalan güzel "yaşanmamışlıkların" şarkıları.hayat konusunda,aşk aşk aşk değil,aile,huzur,para vs.(evet kapitalin etkisi burada da kendini gösterdi) vs. vs.sanki bu yazılar benden çıkmıyormuş gibi.sanki ben çok ahmak biriymişcesine.kötü bir durumun içindeyim,olmak istemediğim.her yönden.dengeyi tutturamamak kötüdür,tutturursan düzeyinde bir hayat yaşarsın,tutturamazsan ya dibi boylarsın ya tavan yaparsın ki son dediğim şeyi hayatımda hiç görebileceğimi ummadım,küçüklüğüm hariç tabi.hayallerimin bünyeme sığmadığı zamanlar...
uç duygular yaşıyorum bu sıra yine,şeylere,kişilere,herşeye.nefret,bıkkınlık,sevgi umursamamazlık,umursama.hepsi uç,"muayyen" günümde olduğumdan mı diyorsun?olabilir Özge.özlemlerim de uçlarda çok hem de.bir evin çöküşü mü diyelim?uçlarda yaşayan ben değilim bu ara çünkü.
sigaraya ihtiyacım var,ve bir şişe şaraba,birgün benim de evim olmalı.doya doya içebildiğim.ruhumu bastıran şeyler olmalı.çünkü beni bu "bedbaht" ruh halinden kurtaracak olan kötü alışkanlıklardır.dedim ya kötü biriyim,ama çizilmiş sınırlarda oynuyorum gibi gözüküyorum.gözükmem gerektiğinden.ben uyamıyorum...denilenlere,düşünülenlere,yapılanlara,sevilmiyorum da.sevilmemeliyim de.ben kimseyi sevmedim ki,sevgilere karşılık verdim hep.kötü biriyim çünkü.hayır böyle değil.nasıl mı?bilmiyorum.

SEN KÖTÜ BİR ADAMSIN BUKOWSKİ,BEN DE KÖTÜ BİR KADIN,İYİLİKLERİMİZİN ÜSTÜNE VİSKİ DÖKÜYORUZ,SİGARA DUMANINA BOĞUYORUZ

DIV>

24 Ara 2009

yazamıyor olmak çok kötüdür arkadaşım,yazıyı nasıl başlatacağını bilememek ondan da kötüdür,kendin olmaktan çıkıyorsundur,uzaklaşıyorsundur,ağlayamıyor,gülemiyorsundur hazında olmuyordur bunlar,biraz daha uzaktan bakmalı dersin bakarsın gördüğünden korkmak seni daha da uzaklaştırır uzaktan bakmaya,yine içine dönersin kaptırırsın yaşamaya.sorgulamalardır zaten seni karıştıran ama karıştırmaya devam edersin,zaten mutluluğu bulamamışsındır ki sorgulasan ne sorgulamasan ne akışında olan sorgulamaktır o yüzden belki de.birşeylere geç birşeylere erken.ne tarafa doğru baksan ne yöne gitsen belirsizliklere dolu hayatında masum bir çocuğu mu olgun doğru bir insanı mı oynamalı?evet oynamalı çünkü sen doğru değilsin!evet okuyan sen doğru değilsin biz sadece oynarız,şımarıklıklarla doğruymuşlarla,güzel güzel iyi dilekli konuşmalarla iyi bir insanı oynarız,bile bile yapıyorsan ne mutlu sana!ne büyük bir erdem,hepimiz kötüyüz,suçluyuz çünkü,asla ispatlarla uğraşmadım şu küçücük hayatımda ne önemi vardı kendini tanıtmanın ki ,okuyordum,yazıyordum,izliyordum,biliyordum,ama bilmiyordu,kullanmam gerekenler yerine gereksizliklerle uğraştım bu durum hoştu ilgilenmiyorsa bilmemeli de insan.e iyi ya şimdi n'aptın peki?al sana bir dengesizlik daha...yorgunluklar daha da hırs veriyormuş,durumun önemini kavrıyormuşsun,ağlıyormuşsun ağlıyormuşsun da ondan sonra toparlanıyormuşsun,yüzün deli gibi buruşuk salya sümükken birden yüzünü yıkayıp ciddiyetle dışarı çıkıp mutlu,parlak gözlerle bakıyormuşsun,etrafına,iyi biri izlenimini veriyormuşsun,ne suratsız dedirtmiyormuşsun,niye veriyormuşsun o izlenimi onlar için mi?hayır!sen kötüsün işte oynamayı seviyorsun çünkü,nefret etmeli aslında,aslı olan herşey çok fazla "aslı"nda ama bu kadarı paylaşmak için yetermiş,öyle dedi,hayır ben yazmıyorum da ondan ben farklıyım şimdi yine dışarı çıkacağım yine mutlu olacağım yine dimdik,sonra defolup gideceğim buradan,emin olmaya başladığım en net şeydir bu defolup gideceğim.

22 Ara 2009

başlık aranıyor2!

yazmayayım dedim ama baktım geceyle boğuşuyorum,o zaman durmamın bir anlamı yoktu,çünkü yine kafamda dönenlerle,içimi herşey beni mahvedecekti,haykırmak istiyorum o adama;hayal nedir bilir misin,peşinden sonuna kadar gitmek isteyip de gidememek,senin açından hiçbir engelin olmaması fakat çevrendekiler yüzünden değiştirdiğin planlar,evet belki bunu sen de yaptın ama ne kadar mutsuz oldun değil mi?öyleyse neden benim söyleyeceğim şeylerden korkuyorsun,senin gibi biri daha mı yetişsin istiyorsun.ben de korkuyorum seninle paylaşmaktan düşüncelerimi.ne olacak böyle bilmiyorum gittiği yere kadar gitsin bakalım.
peki ya olmazsa o zaman n'aparım?bu defa olacak,yoksa n'olur inan kestiremiyorum.
neden karın tokluğuna yaşayamıyoruz,neden böyle oluyor?bunlara girersek çıkamayacağımı biliyorum,iyi şeyler düşünmeliyim,ama yazılar,şiirler,şarkılar umutlu olamadılar ki hiçbir zaman,hep isyan vardı hepsinde tıpkı benim gibi..küçük bir çocukken de,cahil bir genç kızken de,olgunlaşmaya yüz tutmuşken de ya da işte şimdi hangi gruba giriyorsam bunda da.
yıldız kayıp uzaklaşıyor,küçülüyor,gece de bitiyor..camın kenarından görünen kocaman bir yıldız var,hepsinden parlak.şu an düşündüm neden onunla konuştum neden en gösterişlisiyle niye az parlayan birtanesiyle değil de en gösterişlisiyle,bu işte sadece bundan ibaretiz!ona dedim ki kaç kişi sana bakıp efkar yapıyordur acaba.
kulağımda da radyodan iğrenç şarkılar geliyor,değiştirmeye mealim yok.
nereye gider sonum diye sorarken,nereden geldiğimi biliyor muyum da sonum nereye gider diye soruyorum.
aslında bilmediğin,belki benim de bilmediğim birsürü şey var,elbet yazılacaktır birgün...
arkadan çalan iğrenç bir pop şarkısının verdiği mide bulantısıyla hoşçakal.
tanımlamalar,başlıklar arıyorum yazılarıma,dolayısıyla kendime.daha normal,daha indirgenmiş,daha kendi dünyamla içiçe olduğumda hayatıma daha çok şey katıyorum,yaratıcı oluyorum,oluyorum olmasına da.içimde biryer var böyle göğüs kafesi ardına saklanmış,tam olarak kalp diyemeyeceğim,oralarda biryerlerde bir acı var tarif edemediğim.birkaç şarkıya denk geldiğimde daha bir acıyan ya da güzel bir şiirdeya da hatırladığım herhangi birşeyde,aslında neyi hatırladığımı da bilmeden olan şeyler bunlar,çünkü hatırladığımda "içimi acıtanlar" olarak çoğul durumdalar.

kafamı topralayıp şunu şunu yapmam izlemem,dinlemem okumam gerek bile demiyorum artık,akışında yaparsam yapıyorum ya da kayboluyor gidiyorlar..

kıyasları bile bırakamıyorum.basite indirgemenin doruğu.o neyse işte o yaptığım.

okusam biraz da yaratıcılığım artsa tanımlayamadığım kargaşayı tabir edecek kelimeler bulsam..

ne çok öneriler sundum öyle kendime,

evet herkes kendi çapında birşeyler üretmeli gittikçe çap da büyür,çıkamadığın çemberi büyütürsün en azından.""aa sen çıkmadın mı o çemberden,o daracık yerde mi duruyorsun*?"evet okuyan! sen de o çemberin içindesin,dönüp duruyorsun da çıktım sanıyorsun.

şartlarım beni nasıl yarattı,ben kendimi nasıl yarattım?aptal kimlikliyim.tanımlayamadığım şeyler,adım gibi emin olduğum şeyler var,bazen unutuyorum gidiyor,tam hayal kurarken birden tekrar kafama yerleşiyor,delirmek istemiyorum ya da belki de...